Wednesday, August 17, 2005

Vancouver neresi? (1)

İnsanın doğup büyüdüğü şehirden, ona gözü gibi bakan bitanecik ailesinden, hayatının ilk 25 senesini dipdibe geçirdiği tüm dostlarından uzakta olması kolay alışılacak bir durum değil. Ama hayatın insana ne getirecegi asla belli olmuyor. Bu durum bizzat tecrübeyle sabittir! Bundan 4 sene önce dünyanın diğer ucunda yaşayacağıma kim inandırabilirdi beni?

Hep "gitmeyi" ve vardığında da yeniden "yola çıkmayı" düşlemiş birisi olarak kendimi oldukça şanslı hissettiğimi söylemem lazım. Hiç bilmediğim, tanımadığım bir ülke tarafımdan keşfedilmeyi bekliyor...

Bir şehrin hikayesi...

Vancouver, British Columbia eyaletinin en büyük şehri...3 tarafı denizle ve dağlarla çevrili bir yarımada. Lokal halk arasında oldukça yaygın bir görüş var ki o da Vancouver'ın Kanada'nın en güzel şehri olduğu. Bu mütevazi (!) görüşü haklı çıkartırcasına Vancouver son 4 senedir çeşitli kriterlerin toplamında dünyanın en yaşanılır şehri ünvanını İsviçre'nin Zürih'i ile paylaşıyor. Bu kriterler çevre ve hava temizliği, güvenlik, iş imkanları, ortalama gelir miktarı, yaşam standartları gibi başlıklardan oluşuyor.. Nitekim hepsine tek tek katılıyorum... güvenlikten bahsetmişken Vancouver'a gelecek olanlara duyrulur: sehirde sakin sakin yürürken yanınızdan son sürat geçen bir itfaye aracına ve onu takip eden ambulansa ve polis arabasına bakıp kendinizi tehlikeli bir suç sebekesinin ateş sahası içinde kalmış gibi hissetmeyin..ya bir kedi ağaca çıkmış inemiyordur ve yahut bir bisikletli sokağı dönerken düşmüştür.

Adından da anlaşılacağı gibi geçmişte İngiliz sömürgesi olan British Columbia eyaletinde hala paraların üzerine İngiltere kraliçesinin resmi basılıyor. Vancouver şehrinde ve hemen yanındaki adada yerleşmiş insanların çoğunun ya ailesi ya kendisi İngiliz kökenli. İngiltere'yle bir benzerlik de şehre yağan yağmur miktarı. Öğrencilik yıllarımdan Londra'nın ünlü yağmurlu havasına alışkın birisi olarak Vancouver'ın kış aylarında Londra'yla yarışabileceğine eminim. (Allahtan ki yağmura bayılırım :o) Ama yaz aylarında hava sıcaklığı artıyor ve şehir çook keyifli günlere ev sahipliği yapıyor.

Kışın nasıl vakit gecirdiğimiz bir yana (onu da kış başında anlatmak lazım) yazın haftasonları coğunlukla yakınlardaki onlarca gölden birine piknige - diger bir degisle - yayılmaya giderek, evin hemen yanındaki, şehrin ünlü "Stanley Park"ında rollerblade veya yürüyüş yaparak, bisiklete binerek, ayak ucuyla kontrol ettiğimiz okyanus suyunun sıcaklığı izin veriyorsa denizde yüzerek veya national parklardan birinde hiking yaparak geçiyor. Anlaşıldığı gibi Vancouver tam börtü böcekten ve outdoor aktivitelerinden haz edenlere göre bir şehir!


yaz aylarında şehrin her yanında bu tür uyarılar görebilirsiniz

4 comments:

  1. Duygucum ne iyi yapmışsın da bu siteyi yapmıssın, harika, icim açıldı ve Barış'ın üzülecegini bilerek soyluyorum ki oraya gelme konusunda beni daha cok motive etti..:) Aman iş miş icin kendini hiç sıkma, keyfini çıkar, bol bol resim çek benim icin..
    Guliz

    ReplyDelete
  2. Duygucum blog fikri cok iyi, eh bizim comment'lerimizle de daha bi zenginlesir artik :) Bu arada sosyal icerikli mesajlar vermeyi de ihmal etmemissin. Simdiden bookmark'tasin ;)

    Sevgiler, Ozgur

    ReplyDelete
  3. Bir zamanlar ablam ve annemden dinlerdim bu hikayeleri, okurken tanıdık geldi ve tekrar dedim ki; tam bana ( ve eşime) göre bir yer. Belki bir gün... :)

    ReplyDelete
  4. Duygu selam

    Tesadufen siteni bugun kesfettim ve ne kadar paralel hayatlarimiz olduguna inanamadim
    Ben de 3 sene once pilimi pirtimi toplayip esimle beraber bir New York macerasina girdim -- issizlik, ufak evler, ozlemler uf uf yazmakla bitmez oturup konusulmasi gerekir.

    Cok tatli bi siten var. Yemek tariflerin de cok ic acici. Ben de bu aralar ciddi Turk ev yemeklerine sarmis durumdayim.
    Neyse, bir merhaba demek istedim...
    Asli

    ReplyDelete