Friday, September 4, 2009

Balkon Mahsulu

Ilkbaharda ektigimiz Heirloom domatesler gozlerimizin onunde buyudu buyudu ve neredeyse butun balkonu kaplar hale yaklasti. Sirf onlara uygun yer bulabilmek icin balkonu yeniden dekore etmek, hatta BBQ'yu iceri tasimak durumunda kaldik. (O da ayri bir komedi, nereye kaldirsak bunu dedik dedik sonunda misafir banyosuna koyduk :)

Ama fideler kocaman olup (benden uzun ve genis) urun vermeye basladiklari anda butun zahmetlere degdi. Son 4 senedir domates ve biber ekiyoruz ama ilk defa bu sene Heritage Heirloom cinslerini denedik ve rengarenk domatesler cikti: Turuncu, Acik Yesil, Yesil-Sari-Kirmizi karisik. Tatlari harika, zaten yaz aylari domatesin en guzel oldugu aylar...kisin neredeyse hic taze domates almiyoruz, sanirim dogrusu da bu...Eger kisin da taze domates yememiz uygun olsaydi, doga onu zaten uretirdi oyle degil mi?

Yaz mahsullerini balkon yettigince ekiyoruz: domates, biber, envai cesit otsu bitki: maydanoz, nane, feslegen, kekik, biberiye vs vs...Ama bu kis, kis sebzeleri de yetistirmeye baslayacagim, bakalim nasil sonuc verecek...Apartman hayatini pratik buluyorum, genelde bir sikayetim yok ama eger bahceli bir eve gecersem suraya yaziyorum bildiginiz tarima baslayacagim! Bu bitki - cicek, bortu - bocek meselesi insanin icine bir girdi mi kolay kolay cikmiyor!

Thursday, June 25, 2009

Vietnam (3) - Kuzey Koyler ve Etnik Gruplar

Hanoi'den bindigimiz gece treni 16 saat sonra bizi Lao Chai istasyonuna birakti. Epey zamandir tren yolculugu yapmadigim icin bu guzelim duyguyu unutmusum. Kucucuk kabinimizde aralari uc karis mesafede iki ranzayi bir Fransiz ciftle paylastik. Ustte yatan sansli ben oldugumdan tam onume denk gelen pencereden uzun uzun gece manzarasini izledim. Kucuk isiksiz koylerden, kasabalardan gectik. Sansima kocaman pasparlak bir dolunay vardi ve disarisini masmavi aydinlatmisti. Gecenin bir yarisinda kapiyi calip hizla iceri dalan corbacinin(!) bun cha ister misiniz sorusu disinda butun gece tek duyulan trenin raylar uzerinde cikardigi ses ve arada sirada caldigi islik oldu.

Lao Chai'ya sabah altida vardigimizda gezimizde bize eslik edecek olan yerel rehberimizle bulustuk. Kiraladigimiz arabayla rotamizda kalacagimiz ilk merkez olan Sapa'ya dogru yola ciktik ve 3 saat sonra otele vardigimizda hemen bavullari birakip civar koylere dogru yuruyusumuze basladik.

Takip eden dort gun icerisinde sirasiyla Sapa'da Ma Tra, Ta Van, Ta Phin koylerini; daha sonra kaldigimiz Bac Ha'da ise civardaki Ban Ho, Na Hoi ve Can Cau koy ve kasabalarini gezdik. Guneydogu Asya gezimizin kirsal alanlar temali planina dahil olan bu koy yuruyusleri simdiye kadar ciktigim butun geziler arasinda en favorilerim arasina rahatlikla gidebilir. Tek eksikligi zaman konusunda yasadik. Bu bolge rahatlikla 2 haftaya yayilarak gezilebilinir, bu sekilde daha cok icimize sinerdi hic suphesiz...

Bu koylerden bahsetmisken yasayan etnik gruplara da kisaca deginebilirim. Red Dzao, Black Hmong, Flower Hmong, Black Thai gibi etnik gruplarin, son senelerde turist ve gezgin sayilarindaki artisa ragmen yuzyillardir sahip olduklari gelenekleri ve yasam tarzini hala devam ettirebilmeleri hayranlik verici. Rehberimiz yerel diyalektlere hakim oldugundan koylerinde ziyaret ettigimiz yerlilerle iletisim kurabildik. Cok yaygin olmasa da gruplarindaki genclerin sehirlere ve daha buyuk kasabalara goc etmek istediklerini ama buyuk kisminin geleneklerine bagli oldugunu ve koylerinde kalip hayvancilik ve (seker kamisi ve pirinc agirlikli)tarimcilikla ugrastiklarindan bahsettiler. Gozlemlediklerim arasinda en cok cok hosuma giden kabilelerin farkli gruplara gore degisen kostumlerini bugun de koruduklari ve modern kiyafetlere ilgi duymamalariydi.

Yuruyuslerimiz sirasinda pek cok fotograf cektik. En renkli goruntuler cumartesi ve pazar gunlerinde kurulan Can Cau ve Bac Ha marketlerindendi. Bu marketler turistler icin, onlardan para kazanma maksatli acilan marketler degiller. Bu acikhava marketleri takas yoluyla farkli gruplar arasinda gida, hayvan, kiyafet ve de (en populeri olan!) alkol ve tutun alisverisine imkan sagliyor. Ayni zamanda bir islevi daha var: evlenme cagindaki genclerin birbirleriyle tanismalari da bu pazarlar vesilesiyle oluyor. Hatta bizim Can Cau marketiyle ayni gune denk geldigi icin gidemedigimiz Cho Thin (ask) marketi sadece bu tanismalari saglamak amaciyla kuruluyor...Ne kadar girgir oldugunu tahmin edebiliyor musunuz? :)

Hem Can Cau hem de Bac Ha marketlerinin en ilgi cekici kisimlarindan birisi gida, digeri de alkol ve tutun pazariydi. Ustteki kolay resmin en alt kisminda gordugunuz bidonlar alkol dolu...Sabahin erken saatlerinde tadim (!) basliyor...Tabi saat 11 olmadan tadimi yapan (yani kuyun tum) erkeklerinin sarhos olduklarini soylememe gerek yok. Bir de isin ot/tutun kismi var tabi...Gida veya giyim tum tezgahlarin basini kadinlar (ve bebekleri...ve cocuklari...) beklerken alkol ve tutun tadimi hanenin erkeklerine ait...

Adalet bunun neresinde simdi?

Bu esnada Vietnam'da cogu yemegimizi sokak saticilarinda ve pazarlarda yedigimizi ve buna ragmen bir kerecik olsun herhangi bir mide ve sindirim rahatsizligizi cekmedigimizi hatirlatirim. Bunu yazarken dahi vay be, hakikaten nasil oldu bu diye hayret ediyorum, zira Turkiye'ye bile senelik seyahatlerimizde ilk uc gun midem agrir benim...bir kismi cok yemekten tabi...kih kih kih :)

Market ve koy goruntuleriyle bu mustesna yaziya son veriyorum zira daha Foodie Notes'a yazmam gerekiyor...


Wednesday, May 20, 2009

Monday, May 4, 2009

Tatli Limonlu ve Parmak Patatesli Tavuk

Hangi arada Mayis ayina geldik hic anlamadim?!

Yaz misali havalarin etkisiyle sehir civil civil...Sokaklar rengarenk acan ciceklerle mis gibi kokuyor...Gunde uc dort kez kisa yuruyusler zihni acarmis bahanesiyle disari atiyorum kendimi, hic kapali yerlerde durasim yok. Boyle hisseden bir ben olmasam gerek ki bizim evin hemen yanindaki Kits plajinda igne atsan dusecek yeri yok...Kumsal, cimler, banklar, parklar sabah aksam tiklim tiklim. Herkez ortusunu sermis bir guzel yayilmis ya kitap okuyor, ya piknik yapiyor ya da uyukluyor... Ekonomik krizden bir hayli etkilenen piyasada is arayanlar bile laptoplarini kapip sahile geliyorlar...Plajda ortusunun bir ucunda bilgisayari, diger tarafta dokumanlari, not defteriyle takim elbiseli calisanlar bile gordum gecen hafta...Vancouver'in yasam ve calisma sartlari acisindan dunyanin 4., Kuzey Amerika'nin 1. sehri secilmesine sasmamak gerek bu durumda.

Gocebe'ye uzunca bir suredir yemek denemelerimi yazmadigimi farkettim. Oysa ki bu sene, ocak'ta ciktigimiz son seyahatten bu yana hep sehirde oldugumdan mutfakta hic gecirmedigim kadar cok vakit gecirdim. Tabi her zaman denedigim tarifleri bir yere not alma imkanim olmadi, hele is yemegin fotografini cekmeye geldiginde - bir de o an karnimiz gurulduyorsa :) ben tripodu kurana kadar gececek zamani bile bazen beklemek zor geliyor. Iste butun bu zorluklar (!) arasinda kendini kurtaran tariflerden birisi:

Tatli limonlu ve parmak patatesli tavuk
(Chicken with meyer lemons and fingerling potatoes)

Malzemeler:

1 butun organik tavuk (yaklasik 2 kilo)
1 cay bardagi tuz
4 corba kasigi seker
1 cay bardagi zeytinyagi
1 corba kasigi bal
4 adet tatli limon (yurt disinda yasayanlar: meyer lemon ~ bulamazsaniz normal limon da olur)
4-5 domates (kabuklari soyulmus)
10 adet siyah zeytin
10 ader kucuk/parmak patates (fingerling potatoes)
tuz, kekik, karabiber, kirmizi biber

Tavugun pistikten sonra daha yumusak olmasi icin: Genis bir tencerenin icine soguk suyu, tuzu ve sekeri koyun, karistirin. Tavugu icine yerlestirin, gerekirse ustune soguk su ekleyin - su tavugun boyunu bir parmak gecmeli. Buzdolabina koyun ve en az 2-3 saat bekletin. Eger vaktiniz varsa bu yontemi uygulamanizi oneririm, tavugun etinin korpe ve yumusacik olmasini sagliyor.

- Firini 210C / 425 F'a getirin. Patatesleri 5 dakika haslayin (parboiling), suzun, uzunlamasina ikiye bolup bir kapta az zeytinyagi, kekik, tuz ve karabiberle karistirin. Bu karisimi tavugu pisireceginiz firin kabinin kenarlarina dagitin. (tavuk ortaya patatesler yanina gelecek sekilde)
- Buzdolabindaki tavugu tencereden alip suyunu suzdukten sonra bir bicak yardimiyda gogus derisini iki yandan azicik kesin ve parmaklarinizla iterek derinin altina incecik dilimlediginiz 1 limonu yerlestirin. 2 limonu dorde bolerek tavugun gogus alti boslugundan iceri doldurun.
- Marine icin kalan 1 limonun suyunu, zeytinyagi, bal ve kekikle karistirin. Tavugu patateslerin ortasina yerlestirin uzerine marineyi bosaltin ve gerekirse bir firca yardimiyla iyice yayin.
- Domatesleri dilimleyin, zeytinlerle birlikte firin kabina patateslerin arasina yerlestirin.
- Onceden isinmis 210C/425F firinda 45 dakika pisirin Daha sonra firinin isisini 180C/350F'a dusurun ve 45 dakika daha pisirin. (Pisirme suresi tavugun buyuklugune gore degisebilir. 1 saatten sonra ara ara pistigine emin olana kadar kontrol ederilirsiniz. Pilicler genelde 30dk+25dk'da pisiyorlar)
- Tavugu firindan cikardiktan sonra en az 10 dk dinlendirin ve servis yapin.

Tuesday, April 14, 2009

Vietnam (2) - Ha Long Bay

Ha Noi'nin kargasasi ve gurultusunden sonra Ha Long Korfezi'nin sessiz, sakin (ve bir hayli esrarengiz) havasi bizde sanki baska bir ulkedeymisiz hissi dogurdu. Vietnam'in kuzey dogusunda yer alan ve 1994'te Unesco Dunya Mirasi listesine dahil edilen Ha Long Korfezi, 434 km2'lik alanda yer alan 1600'den fazla ada ve kaya formasyonuyla tam bir doga harikasi.

Ha Long'un kelime anlami gokten dusen ejderhalar...Korfez ismini bir efsaneden aliyor. Gercekten de denizden yukselmis kucuklu buyuklu bu adaciklar tepeden bakildiginda bir ejderhanin su yuzundeki kivrimlarini andiriyor.

Biz gunubirlik bir gezi yerine junk adi verilen geleneksel teknelerden biriyle 2 gece, 3 gunluk bir tura ciktik...Boylelikle bir gun icerisinde gezilebilecek alanin epey disina cikarak sadece korfezi degil, civar adalardaki magaralari ve denizin ustunde konumlu (kiyisinda demiyorum, direk ustunde!) koyleri de gezdik.

Ustte yer alan resimler Bhaya Cruises'dan. Bizim cektigimiz fotograflardan birkaci icin asagidaki resmin ustunu tiklamaniz yeterli...

FLicr

FLicrFLicrFLicrFLicrFLicrFLicrFLicrFLicrFLicrFLicrFLicrFLicr