Thursday, June 25, 2009

Vietnam (3) - Kuzey Koyler ve Etnik Gruplar

Hanoi'den bindigimiz gece treni 16 saat sonra bizi Lao Chai istasyonuna birakti. Epey zamandir tren yolculugu yapmadigim icin bu guzelim duyguyu unutmusum. Kucucuk kabinimizde aralari uc karis mesafede iki ranzayi bir Fransiz ciftle paylastik. Ustte yatan sansli ben oldugumdan tam onume denk gelen pencereden uzun uzun gece manzarasini izledim. Kucuk isiksiz koylerden, kasabalardan gectik. Sansima kocaman pasparlak bir dolunay vardi ve disarisini masmavi aydinlatmisti. Gecenin bir yarisinda kapiyi calip hizla iceri dalan corbacinin(!) bun cha ister misiniz sorusu disinda butun gece tek duyulan trenin raylar uzerinde cikardigi ses ve arada sirada caldigi islik oldu.

Lao Chai'ya sabah altida vardigimizda gezimizde bize eslik edecek olan yerel rehberimizle bulustuk. Kiraladigimiz arabayla rotamizda kalacagimiz ilk merkez olan Sapa'ya dogru yola ciktik ve 3 saat sonra otele vardigimizda hemen bavullari birakip civar koylere dogru yuruyusumuze basladik.

Takip eden dort gun icerisinde sirasiyla Sapa'da Ma Tra, Ta Van, Ta Phin koylerini; daha sonra kaldigimiz Bac Ha'da ise civardaki Ban Ho, Na Hoi ve Can Cau koy ve kasabalarini gezdik. Guneydogu Asya gezimizin kirsal alanlar temali planina dahil olan bu koy yuruyusleri simdiye kadar ciktigim butun geziler arasinda en favorilerim arasina rahatlikla gidebilir. Tek eksikligi zaman konusunda yasadik. Bu bolge rahatlikla 2 haftaya yayilarak gezilebilinir, bu sekilde daha cok icimize sinerdi hic suphesiz...

Bu koylerden bahsetmisken yasayan etnik gruplara da kisaca deginebilirim. Red Dzao, Black Hmong, Flower Hmong, Black Thai gibi etnik gruplarin, son senelerde turist ve gezgin sayilarindaki artisa ragmen yuzyillardir sahip olduklari gelenekleri ve yasam tarzini hala devam ettirebilmeleri hayranlik verici. Rehberimiz yerel diyalektlere hakim oldugundan koylerinde ziyaret ettigimiz yerlilerle iletisim kurabildik. Cok yaygin olmasa da gruplarindaki genclerin sehirlere ve daha buyuk kasabalara goc etmek istediklerini ama buyuk kisminin geleneklerine bagli oldugunu ve koylerinde kalip hayvancilik ve (seker kamisi ve pirinc agirlikli)tarimcilikla ugrastiklarindan bahsettiler. Gozlemlediklerim arasinda en cok cok hosuma giden kabilelerin farkli gruplara gore degisen kostumlerini bugun de koruduklari ve modern kiyafetlere ilgi duymamalariydi.

Yuruyuslerimiz sirasinda pek cok fotograf cektik. En renkli goruntuler cumartesi ve pazar gunlerinde kurulan Can Cau ve Bac Ha marketlerindendi. Bu marketler turistler icin, onlardan para kazanma maksatli acilan marketler degiller. Bu acikhava marketleri takas yoluyla farkli gruplar arasinda gida, hayvan, kiyafet ve de (en populeri olan!) alkol ve tutun alisverisine imkan sagliyor. Ayni zamanda bir islevi daha var: evlenme cagindaki genclerin birbirleriyle tanismalari da bu pazarlar vesilesiyle oluyor. Hatta bizim Can Cau marketiyle ayni gune denk geldigi icin gidemedigimiz Cho Thin (ask) marketi sadece bu tanismalari saglamak amaciyla kuruluyor...Ne kadar girgir oldugunu tahmin edebiliyor musunuz? :)

Hem Can Cau hem de Bac Ha marketlerinin en ilgi cekici kisimlarindan birisi gida, digeri de alkol ve tutun pazariydi. Ustteki kolay resmin en alt kisminda gordugunuz bidonlar alkol dolu...Sabahin erken saatlerinde tadim (!) basliyor...Tabi saat 11 olmadan tadimi yapan (yani kuyun tum) erkeklerinin sarhos olduklarini soylememe gerek yok. Bir de isin ot/tutun kismi var tabi...Gida veya giyim tum tezgahlarin basini kadinlar (ve bebekleri...ve cocuklari...) beklerken alkol ve tutun tadimi hanenin erkeklerine ait...

Adalet bunun neresinde simdi?

Bu esnada Vietnam'da cogu yemegimizi sokak saticilarinda ve pazarlarda yedigimizi ve buna ragmen bir kerecik olsun herhangi bir mide ve sindirim rahatsizligizi cekmedigimizi hatirlatirim. Bunu yazarken dahi vay be, hakikaten nasil oldu bu diye hayret ediyorum, zira Turkiye'ye bile senelik seyahatlerimizde ilk uc gun midem agrir benim...bir kismi cok yemekten tabi...kih kih kih :)

Market ve koy goruntuleriyle bu mustesna yaziya son veriyorum zira daha Foodie Notes'a yazmam gerekiyor...


4 comments: