Friday, August 19, 2005

Dünyanın en güzel çocukluğu


Durup dururken bu yazma isteği nereden geldi bilmiyorum
belki dün anneannesini kaybeden bi arkadaşımla konuştuğum için
ya da bu sabah portakal ağacında okudugum için..
hepsi ardarda olduğu için..
oturup dedemi yazmak istedim.
anneannemle birlikte
bana dünyanın en güzel çocukluğunu yaşattığı için...

Anadoluyu baştan başa dolaşmış, pek çok vilayette görev almış, Kore savaşına katılmış, yabancı millletlerin ordularında eğitim almış, eğitim vermiş bir albay. Albay dediğimde sert bir imaj oluşmasın gözünüzde..tanıdığım en yufka yürekli adam, benden bile daha duygusal..türk filmlerine bayılır - özellikle Cüneyt Arkın'ın oynadıklarına..Kara Murat serilerini birlikte kac yüz kere seyrettiğimizi hatırlamıyorum, Çalıkuşunu izlerken anneannem, annem, teyzelerim ve benimle birlikte hiç saklanmadan ağlar... (bunu yapan başka erkek tanımıyorum)

dedem ve anneannem subay gecelerinden birinde

sabah kahvaltıları ondan sorulur kendi keşfi omletlerin sırrını kimseye vermez..çok fakirlik yaşamıştır sıkıntıyı iyi bilir..15 günlük yemeğin kalanını bile dökmez yoğurtla karıştırıp yer, eğer tatildeyse evde tutmak imkansızdır..bi sabah bi bakarsın toparlanmış gidiyordur - ani kararlar vermeye bayılır..dünyada görmedik yer kalmamalı derken bir yandan da "çok gezen ayağa bok(!) bulaşır" diyen anneanneme kızar...bendeki bu gocebe ruh bi babamdan bi dedemden yadigardır...

gazeteleri okurken ya da akşam ajansını dinlerken yüksek sesle yorum yapar..külüstür anadol arabasına bayılır..her yere onunla gider üstelik de havaya hiiiçç aldırış etmeden..çok yaratıcıdır, bir gün yazlıktan dönerken yolda fırtına çıktığında ve külüstür anadolumuzun tavanındaki minik deliklerden içeriye sular dolmaya başladığında hiç panik yapmaz arka koltukta oturan meliha teyzemin eline içi dolma dolu tencereyi tutusturur ve deliklerden akan suyu içine doldurmasını rica eder ve sonra silecekler çalışmadığı için eliyle ön cama uzanıp yağmur damlalarını silmeye çalışır..o gün yakın zamana kadar aile içinde hep konuşulmuş, o anda arabada olanlar olmayanlara olup bitenleri tekrar tekrar anlatmışlardır...

3 kız çocuğunun babasıdır..ama benimle konusurken kulağıma eğilir 3'ünü de satıp sana yedireceğim der..bunu duyan annem ve teyzelerim pek bir bozulur...

dedem, satıp bana yedireceği kızlarıyla :o)

Dediğim gibi dünyanın bana göre tartışmasız eeennn güzel çocukluğunu yaşadım ben..doğumumdan 3 ay sonra babamı kaybedince annemle birlikte dedem ve anneannemin yanına taşındık ve Caddebostan'daki bu 3 odalı evde senelerce annem, 2 teyzem, 1 büyük teyzem, anneannem ve dedem yaşadık..dikkatinizi çekerim ki dedem bu, koridordan iki kişinin yanyana geçemeyeceği evde 6 kadınla!!! birlikte senelerce yaşadı, ev o kadar o kadar doluydu ki annem bana sinirlenip arkamdan terlik fırlattığında o terlik evde ben hariç herkeze çarpardı..cünkü illaki birisi o sırada terliğin takip ettiği yolun üzerinde olurdu...


dedemi 96'da kaybettik..hayatta grip bile olduğuna nadiren şahit olduğum, kendine tanıdığım herkezden daha iyi bakan dedem, bir gün aniden hastalandı ve 1 ay içinde de ayrıldı aramızdan..68 yaşındaydı sadece...

büyüdüğümü, üniversiteyi bitirdiğimi, evlendiğimi,
yaşadığım ülkeleri hiç göremedi
ona zaman içerisinde hiç farkında olmadan
ne kadar çok benzediğimi de bilemedi
ama yine de içim buruk değil
bir sekilde yukarıdan 1 değil 2 baba tarafından izlendiğimi biliyorum
sanki gittiğim gördüğüm her yere onlar da benimle birlikte geliyorlar
ve coğu zaman da birlikte benden bile çok eğleniyorlar...

4 comments:

  1. açıkçası adaş olmamız dikkatimi çekti ama yazıyı okuyunca daha da bi yakın hissettim kendimi.
    seyahati seven duygusal ve dedesine bağlı bir insan. benim de hayatta ilk kaybettiğim insan dedemdi. dedem otoriter sert bir insandı. alzaimer hastalığına yakalanıp akciğer kanserinden vefat etti. o sert insan ölüm döşeğinde kimseyi tanımazken bana "minnoşum sen mi geldin" dedi. ama ben de ilk konuşmaya başladığımda "dede" demiştim ona. ah dedecim ah toprağın bol olsun. gece yıldızlar yağsın bütün dedelerin üzerine...

    ReplyDelete
  2. Sık yorum yazan biri değilim ama okudukça yazasım geliyor. Duygulandım. Çok güzel bir anlatım. Gerçekten duygulandım.

    ReplyDelete
  3. O anneannesini kaybeden arkadasi hernekadar da ismim yazilmasa da o
    benim biline.

    en güzel çocuklugu yasamis duygusuma en güzel hayati yasamasi dilegiyle
    robert

    ReplyDelete
  4. Ben de cok ozluyorum...

    ReplyDelete